Selamlar sevgili okuyucu,
Öncelikle oldukça klişe bir başlangıç olacak ama.. Yazmayalı çok uzun süre oldu! Yani neden blogu ölüme terkettiğimi biliyorum, uzun yıllar içimdekileri yazarak dökmek benim için güzel bir hevesti. Yazdıklarımı anonim olarak insanlarla paylaşmak, gerek bilgi aktarımı gerek sadece duygusal saçmalıklarımı yazmak güzel bir “heves”ti.
Gerçekten çok seviyordum blog yazmayı. O kadar uzun yıllar oldu ki aslında yazdığım yılları sadece yazı paylaşırkenki heyecan ve eş değerdeki gerginlikle hatırlıyorum.
Şimdiyse, kendimden bir şeyleri paylaşmaya çekinir bi’ insan oldum. Sadece bloggerda değil kendi sosyal medya hesaplarımda da öyle. En son 2020’de çizim paylaşmışım! Üretkenliğimin durduğunu sanmayın, hala bir şeyler yazıp çizmeyi çok seviyorum ama nedense bu sevgimi sadece hayatın beni sıkıştırdığı noktalarda hatırlıyorum.
Peki şimdi bu dakika neden aniden yazmaya karar verdim, drive’da blogumun eski bir ekran kaydını buldum da ondan! Evet, aşırı nostaljik bir insanım. B12 eksikliğimden mi bilmiyorum, eski anılarımı hatırlamayı çok seviyorum. Her galerimi açmam demek benim 1 saat boyunca eskilere giderek, “Aa, böyle bir yere mi gitmişim, aa biz bununla arkadaştık değil mi, kardeşim ne kadar sevimliymiş vs” düşüncelerine dalmam demek. Erkek arkadaşım bu durum için ne düşünüyor bilmiyorum ama bazen ona yarım saat galerimi sergiliyorum.