Selamlar sevgili okuyucu,
Öncelikle oldukça klişe bir başlangıç olacak ama.. Yazmayalı çok uzun süre oldu! Yani neden blogu ölüme terkettiğimi biliyorum, uzun yıllar içimdekileri yazarak dökmek benim için güzel bir hevesti. Yazdıklarımı anonim olarak insanlarla paylaşmak, gerek bilgi aktarımı gerek sadece duygusal saçmalıklarımı yazmak güzel bir “heves”ti.
Gerçekten çok seviyordum blog yazmayı. O kadar uzun yıllar oldu ki aslında yazdığım yılları sadece yazı paylaşırkenki heyecan ve eş değerdeki gerginlikle hatırlıyorum.
Şimdiyse, kendimden bir şeyleri paylaşmaya çekinir bi’ insan oldum. Sadece bloggerda değil kendi sosyal medya hesaplarımda da öyle. En son 2020’de çizim paylaşmışım! Üretkenliğimin durduğunu sanmayın, hala bir şeyler yazıp çizmeyi çok seviyorum ama nedense bu sevgimi sadece hayatın beni sıkıştırdığı noktalarda hatırlıyorum.
Peki şimdi bu dakika neden aniden yazmaya karar verdim, drive’da blogumun eski bir ekran kaydını buldum da ondan! Evet, aşırı nostaljik bir insanım. B12 eksikliğimden mi bilmiyorum, eski anılarımı hatırlamayı çok seviyorum. Her galerimi açmam demek benim 1 saat boyunca eskilere giderek, “Aa, böyle bir yere mi gitmişim, aa biz bununla arkadaştık değil mi, kardeşim ne kadar sevimliymiş vs” düşüncelerine dalmam demek. Erkek arkadaşım bu durum için ne düşünüyor bilmiyorum ama bazen ona yarım saat galerimi sergiliyorum.
Bu sıralar neler yaptığımdan biraz bahsedeyim, kayıp zamanı biraz dolduralım.
Artık 24 yaşındayım, Anadolu Üniversitesi Grafik Bölümü’nden geçen sene mezun oldum. Böylece öğrencilik hayatım bitti ve atık genç bir yetişkin oldum.
Grafik Tasarımcı olmak kırk yıl düşünsem aklıma gelir miydi evet belki ama bu kadar zevk aldığım bir meslek olacağını düşünemezdim. Kendimi başka bir meslekte düşünemiyorum. Bölümü öylesine deneyerek kazanmış olsam da benim için çok iyi olduğuna daha 1. Seneden emin oldum.
Aslında düşününce benim Grafik Tasarım maceram bu blogla başladı. Blogumu ilgi çekici kılmak için tasarım programları kullanmaya başladım. Website tasarımını düzenlemeyi, düzenlemeyi diyorum çünkü sıfırdan yazmayı hep öğrenmeye üşendim onun yerine halihazırdaki kodları okumayı ve düzenlemeyi öğrendim. Hatta bu sayede ingilizcem epey ilerledi. Yazılarıma kapaklar tasarladım. Bunların hepsi ortaokuldaki bilişim dersindeki blog açma ödevi sayesinde…
Şu anlık sosyal medya tasarımları yapıyorum, oldukça konfor alanım içinde kalan bir iş. Şartlarım iyileştiğinde (yani hala konfor alanımın biraz içindeyken) kendimi daha güzel yerlerde hayal ediyorum. Umarım seveceğim bir şirkette daha kreatif işler yaparken bulurum kendimi. Çalışmak ve istediklerimi alabilmek gerçekten çok güzel bir his. Çoğu insan lise veya üniversite zamanına geri dönmeyi çok ister belki, ben hiç istemiyorum. Evet artık mezunum ve iş bulmanın zorluğu ve gelecek kaygısı burnuma dayandı ama artık bir şeylerin bir şekilde hallolduğunu bilek güzel şey.
Evet işte böyle, umarım önceki yazar karizmamı kaybetmemişimdir ve okurken bunalmamışsınızdır. Bu yazıyı nasıl bitirmem gerektiğini de hiç bilmiyorum, ama işte böyle. Daha önce söylediğim gibi nostaljiyi çok severim, bu yazı da biraz kendi içimde geriye dönüp baktığım bir yazı oldu.
Kalın sağlıcakla :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar bir bloggerın en büyük motivasyonudur... kıps kıpss ;)